38,8297$% -0.03
44,0550€% 0.42
52,1328£% 0.13
4.133,41%0,60
3.309,93%0,62
9.466,20%-0,50
Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte Ege’nin serin sularına, altın renkli kumsallarına ve bereketli rüzgârına özlem yeniden gün yüzüne çıkıyor. Geyikli’den Bozcaada’ya kadar uzanan bu eşsiz kıyı hattı, sadece yerli değil, her yıl binlerce yabancı turistin de gözdesi. Fakat tam da bu güzelliğin ortasında, çoğu kişinin hafife aldığı bir tehlike sessizce büyümeye devam ediyor: müsilaj, yani halk arasındaki adıyla deniz salyası.
Son yıllarda Marmara Denizi’nde başlayan ve Çanakkale Boğazı yoluyla Ege’ye kadar sarkan bu çevresel tehdit, doğrudan turizm ekonomisini hedef alıyor. Bozcaada sahillerinde yüzmek isteyen turistin denizde karşılaştığı o jölemsi, yapışkan yapı; Geyikli iskelesinden tekne turuna çıkan bir ailenin burnunu tırmalayan o kesif koku; sahildeki işletmenin masa sandalye düzenini, gelirini ve en önemlisi bölgenin imajını etkiliyor.
Sorun sadece estetik ya da konforla sınırlı değil. Müsilaj, deniz yaşamını tehdit ediyor; oksijeni azaltarak balık popülasyonlarını yok ediyor. Bu da sadece turisti değil, balıkçıyı, restoran sahibini, tekne kaptanını da vuruyor. Zincirleme bir ekonomik daralma yaratıyor.
Peki biz bu tehlikenin gerçekten farkında mıyız?
Belediyeler, STK’lar, turizm işletmeleri, bölge halkı… Herkes “deniz temiz olsun” diyor ama arıtma tesisleri yetersizse, tarım ilaçları denize akmaya devam ediyorsa, bilinçsiz atık boşaltımı sürüyorsa ne denizin ne de turizmin geleceğinden söz edebiliriz.
Şimdiden bazı küçük işletmeler, sosyal medya hesaplarında “Bozcaada’da deniz temiz” ya da “Geyikli sahilinde müsilaj yok” gibi açıklamalar yapmaya başladı. Bu bireysel çabalar önemli ama bölgesel bir mücadele planı olmadan etkili sonuç almak mümkün değil.
Eğer gerekli önlemler bugünden alınmazsa, Bozcaada’nın tertemiz koyları birer efsaneye dönüşebilir. Geyikli iskelesi, feribot bekleyen kalabalıkların değil, boş masa ve sandalyelerin sessizliğine sahne olabilir.
Bu yazıyı okuyan herkese bir çağrım var:
Denizimize sahip çıkalım. Bu sadece bir çevre sorunu değil, bu bir gelecek meselesi.
Müsilajı sadece haber bültenlerinde değil, kıyımızda gördüğümüzde değil; her gün, her kararda hatırlamalıyız.
Çünkü bu tehlike, farkında olmayanları daha çok etkiliyor.
Tetiği dallara takılan tüfeğin ateş almasıyla öldü